Rekabet Kurulu’nun (“Kurul”) 21.11.2024 tarih ve 24-49/1087-RM(4) sayılı kararı ile kabul edilen İş Gücü Piyasalarındaki Rekabet İhlallerine Yönelik Kılavuz (“Kılavuz”) Kurum’un sitesinde 03.12.2024 tarihinde yayınlandı. Böylelikle iş gücü piyasalarında Rekabet Hukukuna ilişkin özel bir ikincil mevzuata sahip olundu.
Kılavuz’da iş gücü piyasalarındaki rekabet ihlal tipleri öncelikle 4054 sayılı Rekabetin Korunması Hakkında Kanun’un 4. maddesi kapsamında (i) çalışan ayartmama anlaşmaları, (ii) ücret tespiti anlaşmaları ve (iii) bilgi değişimi konularında ele alınarak akabinde yan sınırlamalar ve Kanun’un diğer maddeleri bakımından değerlendirmeler sunulmaktadır.
Kılavuz kapsamındaki düzenlemeler ana hatlarıyla şu şekildedir:
1) Emeğin pazarda özgürce dolanımının işverenler tarafından engellenmesi veya çalışanların ücret ve diğer çalışma koşullarının tespit edilmesi amacını taşıyan ya da bu etkiyi doğuran anlaşma veya uyumlu eylemler ile teşebbüs birliklerinin bu tür karar ve eylemleri 4054 sayılı Rekabetin Korunması Hakkında Kanun’un (“4054 sayılı Kanun“) 4. maddesinin ihlali niteliğindedir.
2) Çalışanların ücretleri, ücretlere ilişkin zam oranları, çalışma süreleri, yan hakları, tazminatları, izin hakları gibi her türden çalışma koşullarına ilişkin bilgiler veya çalışanların iş seçimlerine ya da genel iş gücü hareketliliğine etkisi açık olan diğer çalışma koşullarına dair bilgiler iş gücü pazarında “rekabete duyarlı” bilgilerdir. Rekabeti kısıtlama amacı ile gerçekleşen her türlü bilgi değişimi, etki temelli analize gerek olmaksızın (etkisine bakılmaksızın) rekabeti kısıtlamış olacaktır.
3) Teşebbüsler arasında açıkça çalışan ücret tespiti veya çalışan ayartmama anlaşmaları yapılmamış olsa dahi, teşebbüslerin işgücü ile ilgili bilgileri kendi aralarında paylaşmaları da rekabet hukuku ihlali teşkil edebilecektir.
4) Bilgi değişiminin rekabet karşıtı etki doğurması ihtimali yalnızca iş gücü pazarında rakip olan teşebbüsler tarafından değil, bilgi değişimini üçüncü taraf sıfatıyla gerçekleştiren bağımsız pazar araştırma kuruluşları ve özel istihdam büroları gibi teşebbüsler tarafından da dikkate alınmalıdır. Bu bağlamda toplulaştırılmamış, güncel ve/veya geleceğe dönük, veri kaynağının veya verinin bireysel olarak içeriğinin anlaşılmasını mümkün kılan ve kamuya açık olmayan türden bilgilerin teşebbüsler arasında paylaşılması da rekabeti kısıtlayabilecektir.
5) Bilgi değişiminin rekabeti sınırlayıcı etki doğurmaması için ise şu şartların tümünü taşıması gerekir:
- Bilgi değişimi bağımsız bir üçüncü tarafça yürütülmelidir,
- Veri kaynağının veya bireysel veri içeriğinin anlaşılması mümkün olmamalıdır,
- Bilgi değişimine konu bilgiler en az üç ay öncesine ilişkin olmalıdır,
- Bilgiler en az on katılımcının verisini içermelidir,
- Hiçbir katılımcının verisi toplam veri içerisinde %25’ten fazla ağırlığa sahip olmamalıdır.
6) İş gücü piyasalarındaki ücret tespiti ve çalışan ayartmama anlaşmaları ile rekabeti kısıtlama amacıyla gerçekleştirilen bilgi değişimleri kural olarak muafiyetten yararlanamayacaktır.
7) Çalışan ayartmama anlaşmaları Kılavuz’da “bir teşebbüsün bir başka teşebbüsün çalışanlarına iş teklif etmemesine veya bu çalışanları işe almamasına ilişkin olarak doğrudan veya dolaylı şekilde yapılan anlaşmalar” olarak tanımlanmıştır. Çalışan ayartmama anlaşmaları değerlendirilirken, farklı sektörlerde faaliyet gösteren teşebbüsler çıktı pazarlarındaki faaliyetlerinden bağımsız bir şekilde rakip olarak kabul edilecektir.
8) Çalışan ayartmama anlaşmaları, sağlayıcı/müşteri paylaşımı anlaşmalarıyla aynı nitelikte davranışlardır, amaç bakımından ihlal teşkil eder ve kartel olarak değerlendirilir.
9) Ücret ve diğer çalışma koşullarının tespitine yönelik anlaşmalar fiyat tespiti anlaşmaları ile aynı nitelikte davranışlardır, amaç bakımından ihlal teşkil eder ve kartel olarak değerlendirilir. Böylelikle Kurul kararlarında sıklıkla geçen kartel ve amaç yönünden ihlâl kavramları, iş gücü pazarındaki etkileri bakımından temel ilke niteliği taşıyan Kılavuzda yazılı olarak ifade edilmiştir.
10) Hakim durumun kötüye kullanılmasına ilişkin değerlendirmelerde, inceleme konusu teşebbüsün hem ilgili ürün veya hizmet pazarında hem de ilgili iş gücü pazarında hâkim durumda bulunup bulunmadığı incelenecektir.
11) Yan sınırlamalar Kılavuz’da “rekabeti engelleme, bozma ya da sınırlama amacı veya etkisi olmayan bir anlaşmanın taraflarına getirilen ve bu anlaşmanın esasını oluşturmamakla birlikte, anlaşma ile ulaşılmak istenen hedeflerin hayata geçirilmesi için gerekli ve bu hedeflerle doğrudan ilgili olan kısıtlamalar” olarak tanımlanmıştır. Başka bir deyişle asıl anlaşmanın birincil amacını oluşturmayan ancak anlaşmanın hayata geçirilmesi ve sürdürülmesi için “doğrudan ilgili” (kısıtlamanın asıl anlaşmadan ayrılmaz bir nitelik taşıması ve bu anlaşmanın uygulanmasına tabi kılınmış olması), “gerekli” (söz konusu sınırlamanın olmadığı durumda asıl anlaşmanın hayata geçirilmesinin veya sürdürülmesinin mümkün olmaması) ve “orantılı” (bahse konu sınırlama ile ulaşılmak istenen amaca rekabeti daha az sınırlayan başka bir araç ile ulaşılamayacak olması ve sınırlamanın kapsamının; asıl anlaşmanın amacı, coğrafi kapsamı, süresi ve tarafları ile sınırlı olması) olan sınırlamalar yan sınırlama niteliği taşımaktadır. Dolayısıyla yan sınırlama olduğu tespit edilen kısıtlamalar, Kanun’un 4. maddesi kapsamında değerlendirilmeyecektir.